RASIM SOYLU SANAT
 
  ANA SAYFA
  SANAT AKIMLARI
  => RONESANS
  => BAROK SANATI
  => MANIYERIZM
  => ROMANTIZM
  => EMPRESYONIZM
  SANAT YAZILARI
  SAKARYA BiLSEM
  SANAT EGiTiMi
  FOTOGRAF
  SiiR
  MUZE
  RESiM CALISMALARI
  GALERi
  iletisim
  desen
  ASAR-I BEDiiYYEDE ESTETiK
  GUZEL SANATLARA HAZIRLIK
  ASAR-I BEDiiYYEDE ESTETiK TEZ
  mona lisa güzelliği
EMPRESYONIZM


İZLENİM

Monet geçen yüzyılda yaşamış önemli ressamlardan biridir.Fotoğraf makinesının keşfi ile ressamların resim sanatına ve doğaya bakış şekli değişmiş ve modern resmin ilk adımları atılmaya başlanmıştı.

Fotoğrafın zamanda bir anı yakalayabilme ve manzaraları keyfince kadrajlama gibi özellikleri  izlenimci ressamları etkileyen en önemli özellikti.

1872  de Monet Renoir,Degas,Cezanne,Pisarro,Sisley ve Morrisot gibi ünlü ressamlarla birlikte Pariste bağımsız ressamlar grubu sergi topluluğu kurdu.İlk sergilerini 1974 te Nadar adıyla döneminde tanınmış bir fotoğraf sanatçısının stüdyosunda açtılar.

Monet’in izlenim adlı tablosu bu sergide yer alan tablolarından biriydi.Ancak o dönemde geçerli klasik resim kurallarını çiğneyen bu ressamlar dönemin sanat eleştirmenler tarafından İzlenim tablosundan kinayeyle  hiciv olarak izlenimciler olarak adlandırıldılar. Modern resminde başlangıcı sayılan bu resim ve akım zamanla çok ünlü oldu.

İzlenimci ressamların en önemli bir özelliklerinde biri de açık havada resim yapmalarıydı. Karanlık ve loş atölyelerin ortamından çıkan ressamlar açık havada doğanın ve güneşin ışıklı coşkusunu tuvallerine aktardılar. Chevreul (Şavrol)ün renk teorileri ile beslenen izlenimciler klasik resmin pastel,gri ve karanlık anlayışına inat cıvıl cıvıl renkleri resmin dünyasına soktular. Artık siyah renk neredeyse resimden tamamen çıktı. Işıklı etkiler sarı ve turuncu renk ile boyanırken gölgeler ve koyu değerler mavi ve mor renklerle boyanmaya başladı.

Monet bundan sonra hayatının sonuna kadar Nilüfer resimleri yaptı ve Action Painting ve Jackson Pollock gibi avant-garde akım ve ressamlara öncülük yaptı. 

RASİM SOYLU

EMPRESYONİZM (İZLENİMCİLİK

19. yüzyılda Avrupa Sanatı'nda meydana gelen en önemli gelişmeyi temsil eden İzlenimcilik Akımı, eski sanat anlayışından tam anlamıyla ayrılan yepyeni bir akım olarak Modern Resmin en önemli safhasını temsil etmektedir. 19. yüzyılın çeşitli akımları az çok geleneksel anlayıştan izler taşır veya onlar geçmişle ilişkilerini sürdürürken İzlenimciler bu bağları tamamen kopartmışlardır. Çizgici anlayış tamamen ortadan kalkarken yepyeni bir renkçi anlayış gelişmiştir. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren etkinlik kazanan renkçi anlayış ve arayışların yeni akım içinde şekillenmesi 1870'ten sonra olmuştur. Akıma ismini veren ve İzlenimcilik ilkelerini ortaya koyarı eser, akımın önde gelen ressamlarından ve en önemli' uygulamacılarından biri olan Claude Monet'nin (1840-1926) 1872'de yapmış olduğu "İzlenim-Doğan Güneş" adını verdiği tablosudur. 1874 yılında açılan sergide akıma karşı çıkan bir gazeteci tarafından bu eser örnek alınarak tablonun ilk başlığı tüm akıma alay etmek amacıyla atfedilmiştir.

İzlenimciler için her şeyden önce doğa ve direkt olarak doğayla ilişkiye önem vermekte olup, hareket ve ışıkların hızla değiştiği yaşam ve doğa içinde edinilen ilk izlenimlerin en hızlı biçimde tuale aktarılmasını ve olağan bir doğa görüntüsü renklerini çözerek, yan yana konmuş renk etkileriyle ve hızlı fırça vuruşlarıyla samimi bir biçimde tuale aktarılırken ressam konusunu oluşturan olguyu olduğu gibi ele almalıdır. Bu olgunun ayrıntıları değil etki yaratan bütünü önemlidir.

Empresyonizm'in kurucuları arasında önemli bir yeri olan Edouard Manet (1832-1883) çok önemli ve ünlü ressamlardandır. Eski ustaları iyice incelemiş olan sanatçı eski sanatla bağlarını tam olarak kopartmamış ve hayatın olağan yeni ve değişik yönlerini keşf etmeye yönelmiştir. Duygunun etkin olduğu yeni bir görsellikle ele aldığı eserlerinde ışık ve renk etkilerine ağırlık verjniştir. Işığın renk değişim-lerindeki ekisine özellikle dikkat eden sanatçının 1862-1863 te yaptığı "Kırda Yemek" İzlenimci anlayışa geçişin belgesi gibidir. Geleneksel ve klasikleşmiş bir Yüksek Rönesans temasının 19. yüzyılın yaşam ortamına ve hatta ressamların kendi yaşamıyla katıldığı ortama taşınmasıdır. Mitolojik kişiler ve figürlerin gerçek kişiliklere dönüştüğü eser renk derecelenmeleri ve canlı renklerin terk edilmesiyle yeni bir renk anlayışına örnek teşkil etmektedir. Bu eserde renklerin kullanımıyla sağlanan derinlik ve mekân etkilerinin oluşturulmasındaki ustalık da ilginç bir aşamayı temsil etmektedir. Bu noktada renk kullanımına verilen ağırlıkla fon, derinlik ve gölgelemenin bir tarafa bırakılmasıyla yeni bir resim anlayışı getiren "Fülüt Çalan Çocuk" İzlenimcilik için ressamın yaptığı büyük atılımlardan birini temsil eden önemli bir eser olarak dikkat çekmektedir. 1866 tarihli bu eser İzlenimci ressamların büyük ilgi duyduğu Japon estamplarından gelen tesirler ve Japon resminin ilha-mıyla yapılmış ve Avrupa resmine yeni bir bakış getirmiştir. Manet'nin sanatının dökümü olarak kabul edilebilecek bir eser olan "Folies-Bergere Barı" 1881 de yapılmıştır. Resim tarihinin en önemli ve ilginç eserlerinden olan bu tabloda ressam ilginç renk ve ışık oyunlarıyla birlikte bir aynanın görüntüsünü de kullanarak değişik etkiler veren bir kuruluş şeması kullanmıştır. Olağan bir hayat sahnesi olarak ele alınan hu bar ve barmen kızın görüntüsü çok ustaca işlenmiş ve etkin bir sanat eseri haline dönüştürülmüştür. 1882 Devlet Sergisi'ne kabul edilen bu eser yüzyılın sonlarına doğru akımın başarısını ve kabul edilmeye başlanışını da temsil etmektey-
di.

Doğaya ve doğal görüntülere özellikle ilgi duyan İzlenimcilerin doğa görüntüleri ve doğadan edinilen izlenimleri tualine aktarmayı bir ilke olarak benimsemiş manzara ressamlarının başında gelen Camille Pissaro (1830-1903) akımın bütün var oluş süreci içinde aktif olarak çalışmış ve akımın yeni yönelimlerini de ısrarla takip etmiştir. Yaşamı boyunca geniş doğa görüntülerinden edindiği izlenimleri tualine yansıtan Pissarro'nun 1898-1900 arasında yaptığı Paris'in bulvarlarını gösteren seri resimler de şehir yaşamını yansıtmadaki hünerini göstermektedir. Pissarro gibi doğaya hayran bir ressam olan Afred Sisley (1839-1899) akımın tek İngiliz asılı sanatçısıdır. Tamamen doğaya dönük olarak çalışmış ve sakin manzaralar yapmıştır.

Doğaya bağlı bir diğer İzlenimci olan Claude Monet (1840-1926) akıma ismini veren tablonun da sahibi olduğu kadar, İzlenimciliğe en bağlı bir ressam olarak en ünlü sanatçılar arasında yerini almıştır. Bütün yaşamı boyunca renk ve ışık değişimlerinin takipçisi olan ressam, temel olarak kabul ettiği ana modellerin değişik saatlerde, mevsimlerde ve değişik ışık tesirleri altında farklılıklar gösteren renk değişimlerini dikkatle izlemiş ve aynı temanın çok çeşitli ve değişik renkler gösteren farklı görünümlerini tuallerine aktarmıştır. Akıma ismini veren 1872 tarihli eseri "İzlenim-Güneşin Doğuşu" Manet'nin en ilginç çalışmalarından biridir. Daha önce İngiliz Romantik manzara ressamı Turner tarafından ele alınan sisli manzaralara yaklaşan bu eser İngiliz ressamın şiddet ve renk hareketliliğinden farklı bir atmosfere sahiptir. Sükûnetin hakim olduğu eserde renkler de bu sakin atmosferi tam anlamıyla belirleyici biçimde kullanılmıştır. Le Havre'da yapılan tablo günün ilk saatlerinde sisler içindeki ortamın görüntüsüdür.

Monet için her şey renklerde ifade edilmiş olup, form da renklerin kullanımıyla sağlanmıştır. Sanatçının çizgiyi bir tarafa bırakarak renk ve ışık değişimlerini izleyip tualine aktarmak için yaptığı seri tablo çalışmalarından 1877-1878 arasındaki Saint-Lazare Garı, 1892-1895 arasında yapılan Rouen Katedrali'nin Cephesi, 1890-1900 arasında yapılan Saman Yığınları, Kavaklar ve Japon Köprüsü, 1916-1926 arasında yapılan Su Zambakları ilginç eserleridir. Bunlardan Rouen Katedrali Cephesi'ni konu alan çalışma kırk kadar tablodan meydana gelmiş olup, değişik renk ve ışık etkilerini çok güzel yansıtmaktadır.

Doğadan edindikleri izlenimleri ve renkçi anlayışı eserlerine aktarmayı genel ilke olarak kabul eden manzaracılann dışında kalan Edgar Degas (1834-1917) renkten çok hareketleri ve ardık enstantaneleri, esas olarak yapıtlarının konusu yapmıştır. Diğer İzlenimcilere oranla daha çizgiye ve forma önem ve en fazla ağırlık veren Degas'ın başlıca temaları hareketin önem taşıdığı balerinler, at yarışları ve daha sakin fakat anlık enstantanelerin önem kazandığı çalışan, yıkanan veya dinlenen kadınlardır. Sanatçının bu gibi eserlere verdiği önemi gösteren çok sayıdaki eseri dışında kalan 1870 tarihli "New Orleans'ta Pamuk Pazarı" ve 1876 tarihli "Absent" İzlenimciliğin ilginç eserleridir.

Dünya resminin büyük isimlerinden biri olan Auguste Renoir (1841-1919) akımın en ilginç sanatçılarından biridir. Klasik anlayıştan tam anlamıyla kopmamış olan Renoir renkçi anlayışı da en üst düzeyine taşımaktan çekinmemiştir. Lüks ve şatafatın belirli bir ölçüde ince ve zarif renklerle samimi bir havaya büründüğü eserlerinde çok değişik konulara yönelmekle beraber, Renoir'in başlıca teması kadınlar ve genç kızlar olmuştur. Eserlerinde göz alıcı bir renk armonisi sağlayan ressam sağladığı renk zıtlıklarıyla eserlerine şiirsel bir hava vermiştir. Bu durumu en güzel yansıtan eserlerinden olan 1876 tarihli "Moulin de la Galette" mutlu ve neşeli atmosferiyle İzlenimci zevki yansıtan ilginç bir eser olup, bir gazinoyu konu olarak işlemektedir. Bu mutlu ve zarif duyumun en üst düzeye çıktığı 1883 tarihli "Bo-ugival'de Dans" sadeliği kadar, canlı ve hareketli atmosferiyle, bu oluşumu destek- leyen ince ve etkili renk kullanımıyla seyirciye ilginç bir etki yapmaktadır. Reno-^ın sanat anlayışını ve zarif tavrını güzel bir biçimde gözler önüne seren "Kayıkta Yemek" 1881 tarihinde yapılmış olup, neşe, hareket ve olağan yaşam enstantanesinin ortaya konusundaki ustalıkla dikkat çekicidir

AVRUPA SANATINA GİRİŞ ENGİN BEKSAÇ ENGİN YAY. 1995 İST.S:92-94

 

RASİM SOYLU  
  1969 yılında Sakarya Adapazarında doğdu. İlköğretimini Sakarya 21 Haziran İ.Ö.Okulunda tamamladı. Orta okulu Kırklareli Lüleburgaz Kepirtepe Öğretmen lisesinde okudu. 1983-1985 arasında TCDD Pratik Sanat okulunu okuyarak 1985-1989 yılları arasında Tüvasaş'ta çalıştı. Bu arada Sakarya Ali Dilmen Lisesinde açılan Akşam Lisesinde Lise diploması aldı. 1989 yılında Ankara Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Endüstriyel Sanatlar Fakültesini kazanarak Ankaraya gitti. 1991 yılında Gazi Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği bölümüne geçti. TCDD Ankara Gar ve Behiçbey tesislerinde 1989-1999 arasında çalıştı. 1998 yılında Karaman Başyayla İ.Ö.Okuluna Resim Öğretmeni olarak atandı. 1999 yılında Sakarya'ya tayin oldu. Sakarya Ali Dilmen Lisesinde 1999-2007 yılları arasında resim öğretmeni olarak görev yaptı. Sakarya Yeni çizgi ve Picasso resim atölyelerini kurdu ve elliden fazla öğrenciyi güzel sanatlar fakültelerine hazırladı. 2002-2004 yılları arasında Sakarya Üniversitesinde Resim alanında yüksek lisans yaptı. Halen Sakarya Bilim ve Sanat Merkezinde Görsel Sanatlar Öğretmeni olarak Çalışmaktadır. Asar-ı Bediiyyede Estetik adlı tezi kitap olarak yayınlanmıştır. zafer, Adı Yok, Irmak ve Değirmen dergilerinde sanat ve estetik üzerine makaleler yazdı. Yurt içi ve yurtdışında pekçok kişisel ve karma resim sergisi açtı. Fotoğraf sanatı ilede yakından ilgilenmektedir. Fotoğraf alanında bir Türkiye birinciliği, bir üçüncülük ve iki mansiyon ödülü kazanmıştır.  
Bugün Toplam 11 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol