SANAT YAZILARI
RASİM SOYLU
ŞİŞLİ ATÖLYESİ
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA SANAT
Birinci dünya savaşı yıllarında Avrupa’da Dada gibi savaş karşıtı sanat akımları gelişirken İstanbul da milli duyguların eserlere yansıtıldığı romantik bir sanat dönemi yaşanmaktaydı.
Şüphesiz bunda Türklerde Batı anlayışında sanatı başlatan askerlerin rolü büyüktür. Mehtere karşılık bandoyu ve minyatüre alternatif olarak batı tarzı resim sanatını başlatan ilk resmi kurumlar daha 2. Mahmut döneminde kurulmaya başlanmıştı. Bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi 2.Abdülhamit döneminde Sanayi-i Nefise mektebi altında 1882 yılında Osman Hamdi Bey tarafından kurulur.
Avrupa da bir yönüyle Osmanlı ve İslam Sanatına hayranlık olarak gelişen Barok ve Rokoko sanat akımları 19. yüzyılda romantizm ve Oryantalizmle Osmanlıya ve İslam Sanatına olan ilgisini devam ettirmekteydi. Tam o zamanlarda başlayan Batı tarzı resim sanatında Osmanlı asker ressamları da denilen Şeker Ahmet Paşa,Hoca Ali Rıza Paşa, Abdülmecit Efendi ve Osman Hamdi Bey’lerde bu Oryantalizmin etkisi görülmektedir.
Avrupa 19. yüzyılın ortalarında fotoğraf makinesinin icadı ile birlikte klasik resim anlayışını bırakmaya başlamış ve Empresyonizm (İzlenimcilik) sanat akımı ile Modern Sanat devrimini başlatmıştı. Yani Osman Hamdi Bey fotoğraf gibi Kaplumbağa Terbiyecisi boyarken Picasso çoktan Kübizm sanat akımında bugün bile izleyicilerde anlamsız biçimler olarak algılanan modern resimler yapmaya başlamıştı.
Sanayi Devrimi, sömürge savaşları, köle ticareti gibi ekonomik ve siyasi sorunları da modernleşme sürecinde çözümlemeye çalışan Avrupa pastayı bölüşmedeki hırsı yüzünden büyük bir dünya savaşı çıkmasına neden olmuş ve milyonlarca insanın ölmesine, yaralanmasına evsiz ve mutsuz olmasına yol açmıştı. Moral olarak çöküntüye giren Avrupalı aydınlar ve sanatçılar savaş karşıtı, hümanist söylemlerini ön plana çıkarmaya başladılar. İşte anarşist eylemleri ile devrimci söylemler ortaya koyan Dadaizm tam da bu ortamda gelişti.
İstanbul da ise Balkan savaşlarının yorgunluğu ve yılgınlığı içindeki Osmanlı toplumu bu sefer daha büyük bir dünya savaşı fitnesine bulaşmıştı. Millet üzerindeki bu moral bozukluğunu ve çöküntüyü aşmak için sanat ve fikir erbabına halkın milli ve moral değerlerini yükseltecek ve yüceltecek kahramanlık yapıtları ortaya koymak ve sergilemek görevi düşmüştü. Hatta bunu bizzat devletin ve harbiye nezaretinin teşvik ettiğini ve örgütlediğini görmekteyiz.
Savaş yıllarında İstanbul da Şişli semtinde kurulan ve Harbiye’nin sponsoru olduğu “Harbiye Nezareti Resim Atölyesi” o dönemin İstanbul un da sanata gönül veren 1914 kuşağı veya Çallı Kuşağı adı verilen ressamların uğrak yerlerinden biri olmuştur. Hatta atölyenin modelleri gerçek askerler ve top tüfek gibi objeleri olmuştur.
Asker ressamlardan Sami Yetik ve Mehmet Ali Laga gibi bazı sanatçılar aynı zamanda savaşlara da bilfiil iştirak etmişler ve savaş sırasında çizdikleri eskizlerden faydalanarak Şişli atölyesinin çalışmalarına katkıda bulunmuşlardır.
Kendiside ressam ve sanat aşığı olan Şehzade Abdulmecid Efendi Şişli Atölyesini 8 Eylül 1917 Tarihinde ziyaret etmiş, İbrahim Çallı’nın “Topçu Bataryası” tablosu karşısında Ali Cemal, Namık İsmail, İbrahim Çallı, Hikmet Onat ve Sami Yetik gibi grubun önemli ressamları ile sohbet ederken saray fotoğrafçısı Abdullah biraderler tarafından belgelenmişlerdir.
Şişli atölyesinde üretilen eserlerin yurtdışında müttefiklerimiz olan Almanya’nın ve Avusturya’nın başkentlerinde sergilenmesi fikride ortaya atılmış ve bin bir zahmetler ile Berlin ve Viyana’da sergilenmeye çalışılmıştır. İstanbul’un işgal zamanlarında zor günler yaşayan Şişli Atölyesi unutulmaz Çanakkale Destanını da bol bol resimleyerek yenilginin getirdiği moral bozukluğuna karşı koymaya çalışmıştır.
Şişli atölyesi gerek sanatçıları bir fikir ve dava etrafında bir araya getirmesi, gerekse ortak bir konu ele alarak sanat yapıtı üreten bir akım olması dolayısıyla Türk Sanat tarihinde önemli bir oluşum olarak yerini almıştır.